Project Description
Otizme Bağlı Dil ve Konuşma Bozuklukları Nelerdir?
Otistik çocukların iletişiminde tekrarlı konuşma, ses tonunda monotonluk, kendinden bahsederken “ben” yerine “sen” dilini kullanma, basit gramer kullanma gibi özellikler bulunur. Otistik bireylerde konuşma “papağan konuşma” olarak adlandırılmakta; başkalarının konuşmasını taklit, TV vb. duyulan sözleri tekrar olarak görülmektedir. Otistik bireylerin ifade edici dil gelişiminin taklit etmeye dayalı olarak görülmesi; ifade edici dil gelişiminin sağlanmasında taklidin kullanılabileceği yönünde fikir vermektedir.
Konuşma becerisini kazanamayan otistik çocukların birçoğu, belli bir döneme kadar isteklerini bağırarak ve tepinerek belirtir. Daha sonra bir şey istediklerinde yetişkin birinin elinden tutarak isteklerine yönlendirme yaparak anlatma yoluna gidebilirler. Örneğin kapının açılmasını istediğinde yetişkinin elini kapı koluna götürmeye çalışırlar.

Sıkça Sorulan Sorular

Otizm, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Günümüzde, otizme neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte kimi araştırmacılara göre beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı sanılmakta, kimi araştırmacılara göre ise genetik olduğundan kuşkulanılmakta ve bu konularda çok sayıda araştırma yapılmaktadır. Çevresel faktörlerin (ailesel özellikler, çevre kirliliği ve kimyasal maddeler gibi) otizmi tetiklediği düşünülmekle birlikte, henüz bu konuda bilimsel dayanak mevcut değildir. Otizm günümüzde en sık rastlanan ve giderek artan gelişimsel yetersizliklerden biridir. Dünyada otizmin görülme sıklığının 110’da 1 olduğu ve erkeklerdeki yaygınlığının kızlardan 3-4 kat fazla olduğu bildirilmektedir.
1-) Sosyal etkileşimde güçlük: Arkadaşlık ilişkileri geliştirememek , pek çok şeyi başkalarıyla birlikte değil de kendi başına yapmayı yeğlemek , başkalarıyla göz teması kurmakta zorlanmak , çevresindeki kişilerin yaptıklarıyla ilgilenmemek ve bu kişiler kendisiyle ilgilendiğinde kayıtsız kalmak
2-) İletişim-dil-konuşma güçlükleri Dil ve konuşma gelişiminde akranlarının gerisinde olmak ya da hiç konuşmamak, başkalarıyla sohbet başlatmada ve sürdürmede zorlanmak, bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz zamanlarda sergilemek, çevresindeki aynı yaştaki akranlarının oynadığı oyuna ilgi göstermemek.
3-) Sınırlı İlgi ve Yineleyici-Takıntılı Davranışlar:
– Belli konularda aşırı bilgi sahibi olma (örneğin uçakların çalışma sistemleri, dünyadaki bitki türleri)
– Sıra dışı beden hareketleri yapmak (örneğin sallanmak , sürekli el çırpmak vs )
Bu özelliklerle birlikte, otizmli bireyler sıklıkla tipik fiziksel büyüme ve gelişim, geniş bir aralıkta bilişsel ve dil yeteneğine sahip olabilirler; hatta, bazı bireylerin yüksek düzeyde özel yetenekleri olabilmektedir.
Otizmde karşılaşılan sorunlardan en önemlisi otizmli bireyin sosyal iletişimidir. Sosyal iletişimi en etkili gerçekleştirmenin yolu sözel ve sözel olmayan biçimleriyle dil kullanmaktan geçer. Dili başkalarını anlamak ve kendimizi anlatmak için kullanırken dilin ses sistemi, dilbilgisi sistemini bilmemiz gerektiği kadar, dili nerde, ne zaman, kime, nasıl kullanacağımızı belirleyen sosyal boyutunu da öğrenmemiz önemlidir. O halde, dil-konuşmanın, sosyal etkileşime girmenin de en temel unsuru olduğu göz önüne alındığında dil ve konuşma terapisinin önemi ve gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de, ileri ülkelerde dil ve konuşma terapistleri ayırıcı-tanı sonrasında da eğitim müdahalelerine yönelik bireyselleştirilmiş program geliştirme ve uygulama ekibinde yer almakta ve gerek terapi/öğretim yaparak gerekse danışmanlık hizmetleri vererek ilgili öğretmenler, aileler ve uzmanlar ile işbirliği içinde çalışmaktadır (ASHA, 2006a, b, c, d). Otizmli çocuklara verilen dil ve konuşma terapisi özel eğitimle birlikte götürüldüğünde çocuğun bu sorunlarına etkili bir şekilde müdahale edilebilmektedir. Kuşkusuz, gerektiğinde diğer disiplinlerin (fizyoterapi, iş-uğraşı terapisi, gibi) desteğine de yer verilmesi sonuçların verimliliğini arttıracaktır. Dil ve konuşma terapistleri, otizmli bireylerle çalışırken alanda geliştirilmiş bilimsel dayanaklı uygulamaları kullanmaktadırlar. Burada önemli bir not olarak otizmli çocukların terapisinde bilimsel dayanağı olmayan bazı oral-motor egzersizlerin yeri olmadığını da belirtmek gereklidir.